30 Ekim 2010 Cumartesi

Burda HELOVİN diye şukela bişey var

fendim bu gavurlar helovin diye bişey uydurmuşlar, ecnebi yaratık kılığına bürünüp sokaklarda dolanıyolar. Ben de artık kültür şokunu atlatmış bulunduğumdan, her türlü aktiviteye adapte olabiliyorum, allah vergisi bi yetenek. Çok uzun süre düşündükten sonra vampirliğin en sevdiğim kılık olan almanlığa benzediğini düşündüm. Kendime en uygun kostümü yarattım. Sizinle paylaşmadan dışarı çıkmak istemedim, umarım beğenirsiniz. Helovin partisiyle ilgili izlenimlerimi yakında paylaşacağım, bu geceyi sağ salim atlatıym işalla, amen.

27 Ekim 2010 Çarşamba

"suk it oy" yani bugün kendim için ne yaptım

bugün kadıköylere taşınmamın lanetiyle kombinin bozulması üzerine birkaç günlük ev sahibi ile diyaloglarım sonunda kombiyi tamir ettirdim ama ne biçim insanlar bunlar diye de içimden demediğimi bırakmadım. kadın "iyi çocuk, iyi çocuk" diye diye seviyodu* beni resmen ayak üstü, arayın yaptırın kombiyi işte diyo. "ulaaan kombi senin sen yaptır kaltak karı" diyemiyosun tabii "ama kombi size ait" diyebiliyosun. neyse ki medeniyet de işe yaradı. yine de beni ve evi her gördüğünde at alıyomuş gibi incelemese daha da mutlu olabilirim. eve geldiğinde işte neyse, falan filan boşverdim.

okul mokul yine aynı karın ağrısı devam ettim tabi, bunu kimin için yapıyorum bilmiyorum. gerçi pek de bişey yapıyorum diye artislik yapmiyim bilen biliyo ne de olsa.

sonra işte erkenden uyudum, rüyamda gizem bana bişeyler yazıyodu gtalktan. sevindim tabi, sonra bana youtube linki yolladı eskilerde yaptığı gibi ama türkçeydi şarkı, dedim allahım ne güzel bi ruya bu. sonra gizem blog açtım dedi baktım türkçe yazmış yok artık dedim kendi kendime. allahım uyandırma beni bu ruyadan dedim. @allahcc ye bi mention yolladım twitterdan duysun sesimi diye ama daha cevap gelmedi -onun da işleri yoğun tabii.

üstüne gizem "blogumda benimle yazar mısın?" diyince sanırım dedim tüm dualarım kabul oluyo
amin. suk it oy!
04:04

26 Ekim 2010 Salı

Arkadaşım Meraba

Bu geceyi yeni bir blog oluşturmadan bitirseydim eminim ki tüm verimini kaybedecekti. Sonu 'evet bu sefer kesin daimi yazıcam' diyerek blog açarak biten kriz günlerimden birisi daha şuanda sonuçlanıyor. He sonra noluyo? Muhtemelen bir daha dokunmuyorum bile 1 saat boyunca isim aradığım bloga. Ulan sanki bu sefer farklı olcak gibi hissediyorum, kayda geçsin diye yazıyorum bunu da, belki yarın bakınca gaza gelirim, kimbilir.
Ayrıca sana sesleniyorum Koventri... Ey İngilterenin en dandik şehri, yok ya vardır heralde daha dandiği. Herneyse sana sesleniyorum yine de, suk it oy!
Bu gece ne mi yaptım, HİÇBİŞEY!

Oha yok ya bi sürü şey yaptım aslında, sayıyım mı?

1) Önce pek değerli flatmatelerime soslu sebze pişirdim, haram zıkkım olsun, biri dadandı zaten, yemek yapmıyo, benim pişirdiklerimi yiyo bitek, ulan işalla okuyosundur, gugıl transleyt falan, suk it!
2) Sonra yemeği yedik, muhabbet edermiş gibi yaptık.
3) Bulaşıkları yıkadık.
4) Odama geldim, masamı topladım.
5) 2 saat boyunca internette American Apparel'da gezdim, sonuçta bikaç bişey aldım. Perşembe pazarından 10 liraya alırdım da hepsini, naledolsun.
6) Bir fesbuğ klasiği: KIZ POROFİLİ GEZDİM
7) Kahve yaptım çünkü tam çalışmak üzereyim gibi hissettim.
8) Kahvemi içerken müzük dinledim bi yandan da Okşana masal yazdım, kesin emesenini açık bırakıp gitti, umarım öyledir, yoksa beni görmezden gelmiş olamaz heralde, sus lan derdi en kötüsü.
9) Kitaplara göz gezdirdim, okurmuş gibi yaptım.
10) Yarın proje grubuyla buluştuğumda nası cümlelerle sanki acayip araştırma yapmışım gibi dururum diye düşündüm.
11) Dersle ilgili 1 gram bişey yapmadığımı farkedip bunalıma girdim.
12) 'Lan tam blog açmalık psikolojideyim' dedim, hemen bunalımdan çıktım.
13) Blog ismi aradım, sonunda bulamadım, kıçtan salladım.
14) MFÖ- Deli deli, dünyanın en eğlenceli şarkılarındanmış, şimdi farkettim. Dünyanın en boş şarkısı da, ben de dünyanın en boş insanıyım şuan zaten.

14 madde boyunca sıraladığım gereksiz şeyleri okuyarak tekrar zaman kaybettim onu sıralamıyorum bile. O zaman ben burda bitiriyim, bu sefer yazcam lan Engin valla...

Yolladılar onu Avrupa'ya
Kendi yolunu bulmaya
Derken bir gün iki yıl sonra
Bir de küpe takmis kulağına
Deli deli kulakları küpeli