22 Ocak 2011 Cumartesi

the meyhane

Bu akşam Erman'dan allah razı olsun elleri dert görmesin, themeyhane.com takılıyorum. Bi yandan supply chain management üzerine araştırmalarıma devam ediyorum, tezatlarla dolu hayatıma bir yenisini ekliyorum. Ama bi duble rakı olsaydı da dünyanın en hüzünlü ve aynı zamanda mutlu akşamını geçirseydim keşke.

Kavuşamayanlara gelsin efendim.

elbet bir gün buluşacağız

19 Ocak 2011 Çarşamba

terazi

Özkan gelmiş kanka burçlar değişmiş sen başak olmuşsun diyor. Tanrım bilir ya başak burcunu da pek sevmem, hangi tarihe bile denk geldiğini bilmiyorum ama önemli değil zaten. Dedim ben terazi kalsaydım. Aaa terazi güzel, tam sen dengesiz, severim, sen terazi kal.
Minnetlerimi iletiyorum kendisine, saygılar sevgiler, gözlerden öperim.

18 Ocak 2011 Salı

'bi garip yaptın adamım beni ya'

Özkanla msn başında çok ağladık kah closer, kah kendi hikayelerimiz.
Ben dedim hacı bende sevgi patlaması var herkesi çok seviyorum, kimi az kimi çok sevdiğimi anlayamıyorum, ondan oluyo hep.
Özkan duygulandı tabi cınını yirim güzel konuştun falan dedi.
Sonra monitörlere sarılıp böğürerek ağladık.
Ondan sonra da dağıldık.

14 Ocak 2011 Cuma

no feelings for friday nights

Ben de hayatımdaki erkekleri yazıcam diye söz vermiştim ama sonra düşününce hayatımda o kadar da edebiyat yapılıcak erkeğin olmadığını farkettim. Öyle olunca da kimin kim olduğu çok bariz olucaktı, ondan vazgeçtim.

Bu akşam yılbaşını evinde geçiren gençlerin şehre dönüşlerini kutlama amacıyla geniş çaplı bir eğlence var. Gecenin önemli konuklarından biri de benim tabiki de. Bir yandan bana çok iyi geleceğini biliyorum, diğer yandan hem yapmam gereken projelerin hem de içimdeki daraltının etkisiyle bir gram gitmek istemiyorum. Ama kesin oraya adımımı attığımda iyi ki de gelmişim diycem, bundan adım kadar eminim. Peki o zaman şuan içimdeki bu sıkıntı niye? Tam ergenlikten kurtulmuşken bu bunalımlar buhranlar niye?

Şimdi bir de iki büyük soru var aklımda, 'Ne giysem?' ve 'Ne içsem?'. Karar verme yetim devre dışı olduğundan sırf bu yüzden bile gitmeyebilirim aslında. Bu gece minimum alkol almam gerek bu kesin, o halde birayla karın doldurma opsiyonunu seçiyorum. Kıyafet konusunda da çok üstünde durmadan saç değişikliğime dikkat çekerek bugünü kurtarabilirim.

Mekana girdiğimde anda başlayıp tüm gece boyunca tek bir soru doldurucak kulakları, 'Tatil nasıldı?'. Ne gibi cevaplar verilebilir ki 'Güzeldi.', 'Kötüydü.', 'Muhteşemdi.', 'Eğlenceliydi.', 'Sıkıcıydı.'. Karşımdaki kişiye ve o andaki moduma göre bunlardan herhangi birini kullanabilirim, hepsini hissettiğim anlar oldu, ama ne dersem diyim içimde yankılanan tek bir cevap olucak sanırım;

'Hiç bitmesin istedim...'

13 Ocak 2011 Perşembe

birileri var ayna gibi

bir kadın var çok hoş buluyorum. internet'ten konuşuyoruz "naber" diyorum, "iyidir, senden naber" diyor ben de "iyi, nolsun" dedikten sonra konuşmuyoruz. hep böyle. başka biri var "naber" diyor ve aynı iki satırlık konuşmayı diğer taraftan sürdürüyorum bitiyor.

biri var hemen ilk gün her şeyimi vermiştim ona, daha fazlasını, devamını istedim ama vermedi. biri var pek ilgilendiğim biri değil sanırım bütün gezegenler bir hizaya gelmişti, onun etkisiyle bir şeyler yaşadık bitti, devamını istiyor ama ben hiç istemiyorum, o yüzden eskisinden bile uzak davranıyorum.

başka bir kadın var böyle aşık gibi konuşuyor, benle çok ilgileniyor, hoşuma gidiyor. çok kişiyle konuşamadığım şeyleri konuşabiliyorum onla, kafa dengi, iyi de biri ama aramızda arkadaşlıktan ileri bir şeyler olacağını düşünmüyorum. bambaşka biri var, aşık gibiyim ona; çok ilgileniyorum, iyi biriyim belki ama ona karşı çok daha iyiyim ve aramızda arkadaşlıktan daha ileri şeyler olsun istiyorum ama bir türlü olmuyor.

anladınız siz.

8 Ocak 2011 Cumartesi

coventry seni özledim mi özlemedim mi bilemiyorum

My Baby's got the lonesome lows,
Don't quite go away overnight;
Dr. Blind just prescribe the blue ones.
If the the dizzying highs don't subside overnight,
Dr. Blind, just prescribe the red ones.

Ben gidiyorum, ama gelicem. 

3 Ocak 2011 Pazartesi

Aypalas

"No one was to blame for what happened, but that does not make it any less difficult to accept. It was all a matter of missed connections, bad timing, blundering in the dark. We were always in the right place at the wrong time, the wrong place at the right time, always just missing each other, always just a few inches from figuring the whole thing out. That's what the story boils down to, I think. A series of lost chances. All the pieces were there from the beginning, but no one knew how to put them together."
— Paul Auster (Moon Palace

Bana huzur yok arkadaşım, ben bunu anladım. Artık bununla yaşamaya karar verdim.
Ve de meraba I'm back.