10 Kasım 2010 Çarşamba

Bir yazı: İlk yazı.

Demin browserımın eklentisinin yeni mail uyarısıyla irkildim. Beklediğim bir mail vardı ama 2 gündür dönüş alamamıştım. Ona niyet edip açtım maili ama gene bana hüsran, bana yine hasret vardı. Gelen mailde ise "basur artık sizin için sorun değil, ızdıraba son" konusu gözüküyordu. O an her ne kadar gelmeyen maile üzülmüş olsam da bir umut ışığı doldu içime, sevindim lan bildiğin. Tıp ilerliyordu zira, kelliğe bile çözüm buldu diyordu İsviçreli doktorlar. Tek sorun popo bölgesinden aldıkları kılları ekiyorlardı kafaya ama sonuç olarak kel olmuyordun.

Basur konusunda ne yapıyorlar ki?

Basur sorunum yok belki ama(oturarak çalışan bir birey olarak şimdilik diyelim), hayattaki sorunlar bitmiyor. Mesela benim şu an tüm akademik birikimimle oturup tarihten sayfaları okumam, Osmanlı padişahlarının gayri müslim vatandaşlarına geçtiği kıyakları kavramam ve bunları yazmam gerek. Neden bilmiyorum ama eskiyi okudukça günümüzle bağdaştırmayı seviyorum. Tarih de zaten böyle bir şey değil mi? Bir de Star Wars III: Revenge of The Sith'deki olayları günümüze uyarlamayı seviyorum ki sanırım sinema denilen şey öyle bir şey değil. Aynen bir noter nasıl konumuzdan oldukça uzak bir meslekse sinema da başka manalara gelmeli. Bunu sağlayalım bence.

Böyle şeyleri aklımda tutabilirken, mesela çooook çok önce bir yerlere yazdığım bir şeyi alakalı bir yerde çıkarıp ilgili kişilere sunabiliyorken, okuduğum bir kitapta, izlediğim bir film/dizide kullanılan bir cümleyi gerektiği anlarda alıntılamıyor olmam çok canımı sıkıyor. Halbuki; mesela çevremde izlediği diziden hayvani hayvani alıntılar yapıp, bir de bunları alakalı yerlerde şıraaakt diye yapıştıran insanlar var. Bazen bunlara gıptayla bakıyorum. Aslında bu mevzu önemli bir şey. Mesela bir kızla Kafka veya Marx hakkında konuşurken "yaaa o sakallı olan iyi demiş aslında" demek pek iyi bir intiba uyandırmıyor karşı cins üzerinde. Mümkün mertebe "emeğin yabancılaşması" gibisinden kalıplar kullanılmalı. Hiç olmadı "bence üretim araçları halkın ortak malı olmalı yeae" falan dense bile bir sonraki buluşmayı ayarlama şansınız artmış olur. Tabii ardından "Kafka'nın Suç ve Ceza'sı çok güzeldi bence" şeklinde cümle kurmamak gerek.

Ya da hiç olmadı bilmediğimiz konularda konuşmasak aslında daha hayırlı olur bizim hakkımızda. Olayı olabildiğince kendi bilgi karasularınıza çekip buradan alabildiğine yardırmak gerek. Tabii ilgi alanınız futbolsa en azından "Beckham çok yakışıklı gerçekten de" şeklinde cümlelerle karşı cinsi onaylamak ve onun bilgisini kabul ettiğinizi bildirmeniz gerek. Hiç olmadı birkaç eli yüzü düzgün topçu ismi de siz söyleyin.(Figo?)

Belki de böyle karşı cinsle ilişkiler üzerinden gitmeliyim sonraki yazılarımda da. Kendi blogumda zaten yeterince kendim hakkında saçmalıyorum. Ha şimdi Gizem çıkıp "hocu biz entellektüel birikimlerimizi buraya aktarmayı düşünüyoruz" derse o zaman entellektüel bir birikimi kazanmak için aradan zaman geçmesi gerekebilir. Ama bence seviyeyi çok yükseltmeyelim.

İlk yazının günahı olmaz. Oturtacağım inşallah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder